Heyecanla dolup taşıyorduk, ar damarlarımız çatlayacak gibi hissediyordum. Tolga da benden daha çok heyecanlanmış, zevke gelmişti. Sona yaklaşıyorduk ve üzerime uzanmış, son darbeleri vuruyordu. Boşalmak üzereydim ve Tolga da buna yakın olduğumu hissetmiş olacak ki, hızlandı ve son hamlede kendini kastı, odanın içini inlemelerle doldurarak birlikte doruğa ulaştık. Başlangıçta bu duruma tepki göstermeye çalışsam da, zamanla bu tutkulu ilişkiden keyif almaya başladım. Ateşli zevklerin doruklarına ulaşıyorduk. ‘Sik beni, domalt beni, koy götüme, akıt içime oğlan döllerini, ohh!’ diyerek zevk çığlıkları atıyordu. ‘Sikiyorum, koyuyorum, senin koca erkek götünü sikiyorum, spermlerimi içine akıtıyorum. Al abicim, al beni kalçalarına, aaahhh!’ Bağırtılarımız etraftaki evlerden duyulmuş olmalıydı. Kasılmalarımız azaldığında sadece derin nefes alıyor ve bu anın inanılmazlığını yaşamaya çalışıyorduk. Ancak işler beklenmedik bir şekilde değişmişti. Bir ilçenin kuş uçmaz kervan geçmez mezrasına gönderilmiştim.